Her milletin coşkuyu, sevinci ve minnettarlığı yaşama şekli farklı. Yüzlerine maske takıp bir hafta sokakta parti yapanlar, boğaların önünde koşturarak adrenalin delisi olanlar, acayip kostümler giyerek sokaklarda çılgınca dans edenler, ormanın içinde şarkılar söyleyerek kötü ruhları kovalayanlar… Bu enteresan gelenekler saymakla bitmez ama gelin en ilginçlerinden ve en eğlencelilerinden biraz bahsedelim.
İçeriklere buradan hızlıca ulaşabilirsiniz >>>
M.S. 11. yüzyılda Duka Vitale Falier tarafından yönetilen Venedik, Akdeniz’in en güçlü ticaret ve eğlence merkeziydi. Bundan 200 yıl sonra, 1296 yılında, Paskalya öncesinde, büyük perhize başlamadan yapılacak son eğlence resmileştirildi.
1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda, Haçlı ordusunun Osmanlı Devleti’ne karşı kazandığı galibiyeti de kapsayan büyük tarihsel olaylar karnavalla birlikte kutlanmaya başlandı. Bir zamanlar denizlere hükmetmiş, ticari gücünü dünyanın dört bir yanına yaymış Venedik halkı, belki yitirilmiş bu görkemi unutup maskelerin arkasına saklamak belki de yeniden anımsayıp o günlere duydukları özlemi anımsayabilmek adına bu karnavalı yarattılar.
Hoşluğuyla, renkliliğiyle ve çılgınlığıyla Venedik’in “Karnavallar Kenti” unvanını almasını sağlayan “Carne Vale”, toplumsal kuralların bir süre bile olsa unutulması anlamını taşıyor. Yüze takılan maske aracılığıyla cezalandırılma korkusu olmadan, otoriteyi sorgulamayı simgeliyor. Hristiyanlığa göre ise, etin sağladığı keyfe veda etme ve ruhani değerlere geri dönme anlamında kullanılıyor. 18. yüzyılda ekim ayının ilk pazar günü başlayıp büyük perhizin arife gününe dek süren, başka bir deyişle 6 aya yayılan karnaval, artık sadece bir hafta ile sınırlı kalıyor. Karnavalın en büyük belirleyicilerinden biri de Tiyatro Festivali. 1980 yılında tüm kentin tek bir sahne olduğu açıklandıktan sonra şehirdeki herkes o sahnenin oyuncusu kabul ediliyor. Genç yaşlı herkes maske takıyor ve bir hafta boyunca sokaklarda kendi oyununu sergiliyor.
Dansçı kızlarıyla ünlü dünyanın en ünlü karnavalı Rio, dinsel bir kökene dayansa da artık insanın günlük sıkıntılarını unutup çılgınca eğlenerek deşarj olabildiği bir eğlenceye dönüştü. Dans, içki, eğlence ve her türlü çılgınlığın serbest olduğu karnavalın en renkli bölümü “Samba Geçidi”. 1930’lu yıllarda başlayan geçit “Sambadrome” sokağında yapılıyor.
Çılgın danslarla bezenen dünyanın en büyük şovuna katılmak ise pek kolay değil. Resmi bir geçit olduğu için katılmak için para ödemek gerekiyor. Her yıl 14 samba okulu geçit için hazırlanıyor ve gösterilerin ana teması her yıl değişiyor. Genellikle de Brezilya tarihinin farklı kostümleri yansıtılıyor. Sambadrome’daki resmi karnavala katılamayanlar, sokak karnavalına katılıyorlar. Burada dünyanın en büyük bandosu olan Banda de Ipanema’ya isteyen herkes istediği enstrümanla katılabiliyor. Müzik grupları, barlarda hikâyeler anlatıyorlar. Bir önceki yıl yaşanan olayları ti’ye alarak bir nevi stand-up gösterileri sergiliyorlar. Büyük yürüyüşe katılan cadılar, soytarılar, şaklabanlar ise yürüyüş sırasında izleyicilerle dalga geçerek onları eğlendiriyorlar.
Cazın kenti New Orleans’ta kökleri Hıristiyanlık öncesi Pagan inançlarına kadar dayanan çılgın bir karnaval yapılıyor. Gece boyunca kenti bir uçtan bir uca kat eden şehir halkı ışıltılı, renkli ve heyecanlı bir insan selini oluşturuyor. Fransa’da paskalya öncesindeki 40 günlük büyük perhiz döneminin başlangıcında kutlanan Mardi Gras, New Orleans’ta yasaklardan kurtulmanın ve her türlü özgürlüğün coşkusu olarak kutlanıyor.
Rengârenk kostümlü, ilginç maskeli insanlara şenlik araçlarının yanı sıra bando takımları eşlik ediyor. Her yıl şenlik döneminde Amerika’nın içinden ve dışından on binlerce turist, bu festivali görebilmek için şehre akın ediyor. Turistlerin en çok ilgisini çeken şeyler ise sokak göstericileri ve palyaçolar. Özellikle kalabalığın en yoğun olduğu Fransız Mahallesi civarında yerlerini alan göstericiler, yüzlerini fosforlu boyalarla boyuyor ve çarpıcı kıyafetler giyiyorlar. Sokak ortasında saatlerce kıpırdamadan duruyor, sadece insanlardan bahşiş aldıkları zaman gösterilerini sergiliyorlar.
San Fermin Festivali – Boğa Koşusu (Pamplona – İspanya)
Hepimizin izlerken dehşete kapılmasına ve “Zavallı boğalara neden bunu yapıyorlar ki?” dememize sebep olan bu festivale özellikle genç erkekler katılıyor. İspanyolların boğalardan ne istediklerini ve onlara olan bu düşmanlıklarının sebebini bir türlü anlayamadığımız için bu eğlence türünü de biraz yadırgıyoruz. Her yılın 7-14 Temmuz günlerinde Pamplona’da başlatılan boğa koşusu, yaklaşık 400 yıl önce 1591’de Aziz San Fermin’e şükran sunabilmek için başlatıldı.
Burunlarından soluyan boğaların önünde koşabilmek ve tehlikeyi enselerinde hissetmek adrenalin düşkünü İspanyolların en sevdikleri ata sporlarından biri. Ama bu festivale sadece İspanyollar katılmıyor. Diğer milletlerden isteyen herkes boğaların önünde koşabiliyor. 1924 yılından bu yana boğa koşusunda sadece 13 kişinin öldüğünü söyleyen yetkililer, insanların ufak tefek yaralarla kurtulduklarını söylüyorlar. Kısacası bu festivalden zararlı çıkanlar, birkaç gün sokaklarda canla başla koşturduktan sonra arenada güreşerek ölen ama mutlaka ölen zavallı boğalar olduğu görülüyor.
Durun daha bitmedi, bunlar da var…
Kaplanın Gücü (Hindistan)
İlkbaharda düzenlenen bu eğlence Tanrı “Şarada” için düzenleniyor. Sayısız tanrının bulunduğu Hindistan’da Şarada’ya inanan halk, kaplan giysileri giyerek günlerce dans edip şarkı söylüyor.
Cadı avı (Bohemya)
Eski bir Kelt bayramı olan “Cadı Avı” çağdaş bir biçimde varlığını devam ettiriyor. İnsanlar gece olunca ormanın içine dağılarak şarkılar söylüyorlar. Bu şekilde kötü ruhları uzaklaştırdıklarına inanıyorlar.
Domates Savaşı (İspanya)
Her yılın ağustos ayında, İspanya’nın Valencia kenti yakınlarındaki küçük Bunol kasabasında, insanlar birbirlerine domates fırlatarak eğleniyorlar. Tüm kasaba halkı grup veya takım olmadan birbirine savaş ilan ediyor. Herkes kendi adına savaşıyor.
Samuray’ın Ruhu (Japonya)
Geleneklerine oldukça düşkün olan Japonlar, “Savaşçı Festivali” ile ölen samuraylarının anısına büyük bir eğlence düzenliyorlar. Ata binip kılıç kuşanıyor, geleneksel kostümler giyiyorlar.
Su Savaşı (Laos)
İlkbaharın ilk ılık günlerini ve doğanın yeniden canlanmasını kutlamak için tüm Laoslular birbirlerini ıslatıyorlar. Bu geleneği Ege Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler de çok iyi bilirler. Yani en azından ben orada üniversiteye giderken Bahar Şenlikleri’nde her sene su savaşı yapardık. Laoslulardan bize gelen bir gelenek mi yoksa sadece çılgın öğrencilerin eğlenme şekli mi orasını bilemiyorum.
Coşkulu Alevler (Bali)
Balililer ölülerini yakıyorlar. Ancak çoğu zaman ölülerini bir süre bekletiyorlar ve daha sonra onları toplu olarak yakıyorlar. Sonra da bu günü tam bir eğlence günü ilan ediyorlar. Ölülerin ruhları için dans edip şarkı söylüyorlar. Tanrının onları ancak bu şekilde kabul edeceğine inanıyorlar.
Festival sezonu açıldı!
Fest Travel’ın önümüzdeki günlerde düzenlenecek karnaval ve festivallerle ilgili önerileri var. Fırsatı olanlar gidip eğlenceyi yerinde deneyimleyebilirler.
2 – 5 Şubat 2018
Tarihler için biraz geç kaldık ama olsun belki seneye bir bilet ayarlarsınız. Bir “dünya mirası” olan muhteşem yüzen şehirdeki karnaval heyecanına, on binlerce kişinin birbirinden göz alıcı kostüm ve maskelerle yaşadığı coşkuya ortak olabilirsiniz. Birkaç yıl öncesine kadar “Türk Uçuşu” olarak adlandırılan “Melek Uçuşu”nu, “Marialar’ın Geçişi”ni, maskeli ve kostümlü geçit törenini mutlaka izleyin. Venedik gotiği ve Rönesansının en önemli sanatçılarının eserlerini barındıran Accademia Galerisi’ni gezin. Kanalları, sarayları, gondollarıyla İtalya’nın romantizm başkentini keşfedin.
9 – 15 Şubat 2018
Rio’dan sonra dünya çapında en çok rağbet gören ikinci büyük karnaval olan Tenerife Karnavalı, şubat ayında Kanarya Adaları’nı Atlas Okyanusu’nun gözdesi haline getiriyor. Karnavalın coşkusuna şu manzaralar da eşlik ediyor olacak: UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Teide Ulusal Parkı ve San Cristobal de La Laguna; eş-başkentler Las Palmas ile Tenerife, mimar ve sanatçı Cesar Manrique’in şekillendirdiği volkanik ada Lanzarote…
HOLİ FESTİVALİ VE KATMANDU-HİNDİSTAN
22 Şubat – 6 Mart 2018
Baharın gelişini Asya’nın en renkli festivallerinden birini olan Holi coşkusu ile Hindistan’da kutlayabilirsiniz. Nepal’in başkenti “aşk şehri” Katmandu’yu kesinlikle çok seveceksiniz. UNESCO Dünya Mirasları eşliğindeki gezinizde Hindu, Budist, Caynacı, Parsi, Sikh inançlarını keşfedebilir ve tapınaklarını ziyaret edebilirsiniz. Ölü yakma törenleri ve ayinler ile hafızanızdan çıkmayacak bir festival sizi bekliyor.
TAYVAN’DA FENER FESTİVALİ
24 Şubat – 4 Mart 2018
Çin kaynaklarına göre Tayvan, tarihi 3. yüzyıla kadar giden ve Aborijin kültürü ile yoğrulmuş bir ülke. Dünyanın en büyük fener festival de burada düzenleniyor. Siz de bu eğlenceye katılarak burada bir dilek tutmak ister misiniz? Ulusal Saray Müzesi’ni ve Asya’nın 7 harikasından biri kabul edilen Taroko Geçidi’ni görmek de bonusunuz olacak.
SONGKRAN FESTİVALİ – TAYLAND
6 – 15 Nisan 2018
Mon, Cava, Tay, Khmer, Birmen ve Siyam kökenli halkların izlerini taşıyan Tayland’da yeni yılın kutlandığı Songkran Festivali’nin coşkusuna ortak olabilirsiniz. Biz buralarda tir tir titrerken sıcacık yaz mevsiminin yaşandığı bir ülke olduğu da düşünülürse kesinlikle süper bir tercih olabilir.