Fiziksel ve ruhsal yorgunluk, stres, depresyon gibi pek çok sebep yüzünden önemli bir sağlık sorununuz olmasa da unutkanlık problemi yaşayabilirsiniz. Günlük yaşantımızı olumsuz bir şekilde etkileyen unutkanlık, çoğu zaman bizi oldukça zor durumlara sokar. İş yerinizde iki dakika önce öğrendiğiniz bir detayı, cüzdanınızı koyduğunuz yeri, evinizin anahtarlarını hatta bir arkadaşınızla olan randevunuzu bile unutabilirsiniz. Peki, sizce bu boyuttaki unutkanlığın sebepleri neler olabilir? Unutkanlık problemi ile nasıl baş edebiliriz? Gelin bu konuyu enine boyuna masaya yatıralım!
İçeriklere buradan hızlıca ulaşabilirsiniz >>>
UNUTKANLIĞIN BAŞLICA NEDENLERİ
- Öncelikle kendinizi çok da kötü hissetmenize gerek yok çünkü hareketli, tez canlı, meraklı, aceleci, ilgili, yaratıcı ve zeki kişiler, unutkanlık konusunda daha riskli bir grup oluşturuyorlar. Ellerindeki işi hemen yapmak istedikleri, yerlerinde duramadıkları ve sabredemedikleri için acele ediyorlar. Ne kadar çok acele ederlerse de hata yapma ihtimalleri o kadar artıyor. Acelecilik, unutkanlığı, dikkatsizliği ve dalgınlığı doğuruyor.
- Her olayı merak etmek ve pek çok detayla aynı anda uğraşmak unutkanlığı devreye sokuyor.
- Unutkanlığın en büyük sebeplerinden biri de konsantrasyon eksikliği. Eğer tek bir konuya odaklanamıyor ve sürekli algı dağınıklığı yaşıyorsanız unutkanlık yaşama olasılığınız artıyor. Örneğin aynı anda hem hayatınızın aşkıyla yaşadığınız bir sorunu, işte yetiştirmeniz gereken önemli bir projenin detaylarını ve annenizin sağlık sorunlarını düşünüyorsanız o gün kendinizi bile bir yerlerde unutabilirsiniz.
- Uykusuzluk ve yorgunluk gibi faktörler unutkanlığa direk davetiye çıkarıyor.
- Depresyona girme durumunda ise unutkanlık tavana vuruyor. Hiç unutkanlık yaşamayan ve genel olarak çok dikkatli olan bir insan bile hayatıyla ilgili bir olumsuzluk yaşadığında, kişilik yapısı içinde olmayan unutkanlık problemiyle karşılaşıyor. Çaresizlik ve üzüntünün verdiği dalgınlık unutkanlığı doğuruyor. Kişiliğinde unutkanlık olan bir insansa depresyonla karşılaştığında bu problem 100 katına çıkabiliyor. Hatta tıpta bu durumun bir ismi bile var: “Psödodemans” yani “Yalancı bunama!” Kısacası depresyon size her anlamda zarar veriyor.
- Hareketsizlik ve düzensiz beslenme alışkanlıklarımız fiziksel sağlığımızı etkilediği kadar zihinsel sağlığımızı da etkiliyor. Bu da unutkanlığa sebep oluyor.
- Tiroit, guatr, hipoglisemi, epilepsi, şeker hastalığı veya genç yaşta beyin hasarına sebep olan rahatsızlıklar da unutkanlık nedeni olarak karşımıza çıkıyor.
- Orta ve ileri yaşlarda görülen unutkanlıkların sebepleri ise daha ciddi olabiliyor. O yüzden eğer böyle bir sorunla sık sık karşılaşırsanız hemen bir doktora görünmeniz gerekiyor.
UNUTKANLIĞI YENMENİN YOLLARI NELERDİR?
Beynimizi sağlıklı ve genç tutabilmek için neler yapabiliriz? Unutkanlığın sebepleri ve çözümü nedir? Okan Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nihal Işık, herkesin kolaylıkla uygulayabileceği yöntemlerle unutkanlık problemini nasıl yeneceğimizi anlatıyor…
Egzersiz yapın
Beyin sağlığı beden sağlığı ile birlikte ilerliyor. Hayatları boyunca düzenli spor yapan insanların 70-80’li yaşlarda daha berrak bir beyne sahip oldukları biliniyor. Peki, bu olumlu etki nasıl oluşuyor?
Egzersiz yapan kişilerde akciğerler daha sağlıklı oluyor. Şeker hastalığı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve felç gibi beyni olumsuz etkileyen hastalıklar daha az görülüyor. Sağlık, uyku düzenini sağlıyor ve kişide kendine güveni artırıyor. Ayrıca beyin hücrelerinin korunmasında etkili olan “nörotrofin” adlı madde sporla birlikte daha çok salgılanıyor.
Nasıl egzersiz yapmalısınız?
Yapacağınız egzersizler ağır olmamalı ama düzenli olması oldukça önemli. Her gün yarım saat yürümek, olanak varsa evde egzersiz yapmak, bahçe ile uğraşmak, yüzmek gibi alışkanlıklar hayatınızı tamamen değiştirebilir. Eğer zaman sorununuz varsa günlük aktiviteleriniz içinde kendinize fiziksel hareket imkânı sağlayabilirsiniz. Örneğin yürüme mesafelerinde araba kullanmamak, uzak yere park etmek, asansör yerine merdiven kullanmak gibi. “Evde yapılabilecek egzersizler” başlıklı yazım bu konuda faydalı olabilir.
Zihin egzersizi de önemli
Yaşam boyu beyni aktif tutmak, zihinsel gerilemeyi de önemli ölçüde azaltıyor. Kısacası bu konuda da eğitim şart! Yeni bir konu öğrenmek, araştırma yapmak gibi aktiviteler, sağlıklı beyin hücrelerinin gelişimini ve hücrelerin birbiriyle iletişimini artırıyor. Ayrıca beyin hasarına karşı bir yedekleme sistemi de geliştiriyor.
Bunlar ne tür egzersizler olmalı?
Düzenli yapılabilecek, sizi sıkmayacak, yeni bilgiler öğrenmenizi sağlayacak, sürekli aynı konuları tekrarlamayan aktiviteler olmalı. Örneğin kitap okumak, bir konuyu tartışarak fikir yürütmek, bellek oyunları oynamak, bulmaca veya sudoku çözmek gibi evde yapılabilecek zihin egzersizleri olabilir. İmkânınız varsa yeni bir dil veya bir müzik aleti çalmayı öğrenmek, yeni hobiler edinmek, değişik gruplara katılarak gezmek, farklı insanlarla sohbet etmek de oldukça işinize yarayacaktır.
Ayrıca “Formda kalmanın püf noktaları” başlıklı içeriğim ilginizi çekebilir.
İyi bir gece uykusu çekin
Belleğe atılan bilgilerin yerleşmesi ve bütünleşmesi için iyi bir gece uykusu şarttır. Yapılan çalışmalar, 6-8 saat arası gece uykusunun ideal olduğunu gösteriyor ama uyku kalitesi de en az süre kadar önemli.
Güzel bir uyku için neler yapmalısınız?
Belli saatlerde yatıp kalkmayı alışkanlık haline getirin. Gün içinde olabildiğince uyumamaya çalışın. Yatmanıza yakın egzersiz yapmayın, öğleden sonra kafein (kahve, çay) gibi uyarıcılardan uzak durun. Uyku ilaçları almak da hiç iyi bir fikir değil.
Sigaradan uzak durun
Yapılan bilimsel araştırmalar, sigara içenlerin yüzleri ve isimleri içmeyenler kadar iyi hatırlamadığını gösteriyor. Sigara direkt olarak belleği mi etkiliyor yoksa beyin sağlığını olumsuz etkileyen akciğer hastalıkları, yüksek tansiyon, felç gibi hastalıklara sebep olduğu için mi bu etki oluşuyor henüz bilinmiyor.
Sağlıklı beslenin
Meyve ve sebze tüketin. Balık, zeytinyağı, ceviz, badem gibi içeriğinde sağlıklı yağlar bulunan yiyeceklerden almayı ihmal etmeyin. Tam tahıllı yiyecekler de damar yapısını sağlıklı ve temiz tutarak beyni farklı hasarlanmalardan koruyor. Yapılan bir çalışmada Akdeniz usulü beslenmeye ağırlık verenlerin MR’larında beyin dokusunun daha iyi korunduğu gözlemlenmiştir. “Sağlıklı bir yaşam için yediklerinize dikkat edin!” başlıklı içeriğim size bu konuda daha detaylı bilgi sunabilir.
Vitamin alın
Uzun yıllar, vitamin C, E ve beta karoten gibi anti-oksidanların beynin sağlıklı kalmasına yardımcı olduğu ve belleği güçlendirdiği düşünülüyordu. Bunlara “serbest radikaller” adı da veriliyor ve sağlıklı hücrelere hasar veren bazı maddeleri yok ediyorlar. Son araştırmalar ise biraz çelişkili. Anti-oksidanların yaşa bağlı unutkanlığa olumlu etkisinin olabileceği ancak Alzheimer hastalığı üzerine etkisinin olmadığı düşünülüyor. Bu nedenle eğer altta yatan kanamaya yatkınlık veya karaciğer hastalığı gibi başka bir rahatsızlık yoksa bu vitaminler kullanılabilir.
Stresten uzak durmaya çalışın
Bilim insanları uzun süreli stresin beyin üzerinde kalıcı etkisinin olduğunu ve fonksiyon kaybına sebep olabileceğini keşfettiler. Dolayısıyla unutkanlığın sebepleri arasında stresi de sayabiliriz.
Stres anında böbrek üstü bezler tarafından salgılanan hormona kortizol deniyor. Beyin vücut için stresli bir durum saptarsa vücuda kortizol salgılama emri veriyor. Uzun süreli stres ve kortizol salınımı, korku merkezi olan amygdala ile öğrenme-bellek merkezi olan hipokampus arasındaki bağlantıyı normal dışı artırıyor. Bu durum da bellek ve öğrenmeyi olumsuz etkiliyor.
Ayrıca beynin ön bölümünde yer alan; konsantrasyon, karar verme, yargılama, neden-sonuç ilişkisini kurabilme ve sosyal davranışlardan sorumlu olan prefrontal kortekste küçülmeye neden oluyor. Bu kadar tıbbi bir şekilde anlattım ama olayın özü stresten mümkün olduğunca uzak durmak gerekiyor. Bunun için de size her akşam yatmadan önce yarım saat meditasyon yapmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
SÜPER HAFIZANIN SIRLARI
Geliştirdiği tekniklerle iyi bir hafızaya sahip olmak için işe yaradığı kanıtlanmış yöntemleri “Süper Hafızanın Sırları” isimli kitabında anlatan Eran Katz’la tanışmanızı isterim. Eğer genç yaşınıza rağmen siz de unutkanlık sorunu yaşıyorsanız bu bilgiler çok işinize yarayacak. Size kitaptan aklımda kalanları kısaca anlatacağım ama ilk fırsatta sizin de okumanızı tavsiye ederim.
Kötü hafıza diye bir durum yoktur!
Hafıza kapsamlı bir sistemdir ve salt iyi veya salt kötü olarak sınıflandırılamaz. Eğer isimleri, yüzleri veya sayıları hatırlama konusunda sıkıntı yaşıyorsak bu bizim tüm hafıza sistemimizin kötü olduğu anlamına gelmez. Çünkü bu saydıklarımız arasında hiçbir bağlantı yoktur. Belki konu telefon numaralarına gelince zayıf bir hafızamız olduğu anlamına gelebilir. Durum böyle olsa da radyoda yalnızca bir kez duyduğumuz bir şarkının sözlerini mükemmel biçimde hatırlayabiliriz. Bazı özel alanlarda iyi, bazılarındaysa kötü bir hafızaya sahip olmamız daha olasıdır.
Hafızamız aslında zayıf falan değildir!
Son bir ayda kaç kez anahtarlarınızı bulmak için on dakikadan fazla zaman harcadınız? Üç? Dört? On? İstatistiklere göre, anahtarlarımızı ayda 150 kez kullanıyoruz. Şimdi en kötü senaryoyu düşünelim ve anahtarlarınızı ayda on kez aramak zorunda kaldığınızı varsayalım. Bu, ayda 140 kez anahtarlarınızı bulma konusunda sorun yaşamadığınız anlamına geliyor. %95’lik bir başarı oranından bahsediyoruz. Şu “berbat” hafızamızın bu durumdaki başarısızlık oranı yalnızca %5’tir. Eğer durum böyleyse nasıl olur da belirli bir alanda hafızamızın kötü olduğuna inanırız?
Bunun iki sebebi var aslında. İlk sebep; küçük bir hata, büyük başarılara gölge düşürür. İkinci sebep ise, belli bir arızayı genel bir bakışa dönüştürme eğiliminde oluşumuzdur. Bu, hafızamızın başarısız olduğu belli alanlarda olumsuz bir tavır geliştirmek anlamına gelir. Oysa hafızamıza karşı olumlu bir tavır takınırsak o da bizi şaşırtacaktır. Yapacağımız en büyük hata, “Nasıl olsa hatırlamayacağım!” yanılgısına düşerek kendimizi geliştirmek için hiçbir çaba sarf etmemektir.
Eğittiğiniz hafızanızla neler yapabilirsiniz?
- Bir iş toplantısında 20 kişiyle tanıştıktan sonra üzerinden yıllar geçse bile isimlerini ve diğer özelliklerini tek tek hatırlayabilirsiniz.
- Bir telefon defterine ihtiyaç duymadan yüzlerce telefon numarasını aklınızda tutabilirsiniz.
- Yalnızca bir kez okuduktan sonra bile birçok konu aklınızda kalabilir.
- Notlarınız olmadan topluluk önünde rahatça konuşabilirsiniz.
- Eviniz darmadağın olsa bile, neyin nerde olduğunu bilebilirsiniz.
- Dört ay sonraki bir randevunuzu takviminize bakmadan hatırlayabilirsiniz.
Normal düzeydeki bir hafızayı mükemmel bir hafızaya dönüştürme yöntemi
Birinin adını hatırlayamadığımız durumların çoğunda bu, dikkatimizi vermeyişimizin sonucudur. Kısacık bir süreliğine dikkatimiz versek, egzersize ve hafıza tekniklerine hiç ihtiyaç duymaksızın hatırlayabiliriz.
Ezberleme süreci üçe ayrılır:
- aşama: Bilgiyi alma
- aşama: Bilgiyi işleme ve depolama
- aşama: Bu bilgiyi seçip çıkarma
Etkili bilgi almak, dikkat kesilmek anlamına gelir. Eğer konsantre olmadıysak bir şeyleri hatırlamamız zorlaşır çünkü bilgiyi alamadığımız için depolayamayız. Dikkat, hafızanın en önemli elementidir. Detayların farkına varma ve dikkatinizi bir yere verme becerilerinizi geliştirmek, hafızanızla yaşadığınız birçok sorunu çözecektir.
Temel bağlantı-çağrışım yöntemi
Farklı konuları aklımızda tutmak istediğimiz zaman çoğumuz, içgüdüsel olarak bazı davranışlarda bulunuruz. Örneğin saatimizi diğer kolumuza takar ya da telefonumuza not düşeriz ki bize bir görüşmemiz olduğunu hatırlatsın.
Bilgisayar şifremizi hatırlamak için çoğumuz çağrışımlardan faydalanırız. Örneğin 1968 rakamı belirli bir olayın meydana geldiği bir yıl olabilir. Peki, bildiğimiz başka hiçbir duruma benzemeyen ve bağlantısı bulunmayan olayları nasıl hatırlayacağız?
İşte bu noktada, bizi bilgisayarlardan ayıran o kurtarıcı özelliğimiz devreye giriyor: Hayal etme becerisi. Bir durumu aklınızda tutmak istediğinizde onu halihazırda bildiğiniz diğer bir durumla ilişkilendirmek zorundasınız. Bunu yapmak için de hayal gücünüzü kullanırsınız. Daha önce hiç uygulamadığınız bir yöntemi izleyerek pek çok bilgiyi aklınızda tutabilirsiniz.
Şu kelimeleri dikkatlice okuyun:
Yatak
Balık
Saksı
Karpuz
Mum
Tava
Portakal
Araba
Köpek
Etek
Şimdi, listemizdeki maddeleri kendilerine özel biçimde zihnimizde fotoğraflayalım. Buradaki hedef, birbiriyle ilişkili ve bize, bir diğerini hatırlatan bir fotoğraf zinciri yaratmak!
Yapmanız gereken ilk şey, listenin ilk sırasındaki maddeyi, yani “yatak” kelimesini hayal etmek. Evinizdeki yatağı düşünün. Yatağın çerçevesini, karyolayı ve üzerindeki çarşafları göz önüne getirin. Hayalinizin mümkün olduğunca net olması için çaba gösterin.
Aklımızda kalmasını istediğimiz diğer kelime “balık”. Şu anda hafızamıza yerleşmiş haldeki ilk kelimemiz “yatak” ile hatırlamak istediğimiz ikinci kelime olan “balık” arasında bir bağ kuracağız.
İki görüntü arasındaki bağlantı, çok saçma ve gülünç olabilir. Örneğin DEVASA, KÖTÜ KOKAN, BERBAT bir balığın o çok sevdiğiniz güzel yatağınızda uyuduğunu hayal edin. İlginç bir görüntü değil mi? Çok iyi. Bu aklınızdan kolay kolay çıkmayacak demektir. Tuhaf ve gülünç bir resim hayal etmemizin nedeni de şu: Saçma ve mantıkdışı durumları akılda tutmaya daha meyilliyiz.
Diğer sözcükler için de aynı yöntemi kullanarak onları da zihninize kaydedin. Eğer hatırlayamadığınız bir kelime olursa inancınızı kaybetmeyin. Bu yalnızca, kurduğunuz çağrışımın yeterince güçlü olmadığı ve yarattığınız görüntünün hafızanıza tam olarak yerleşmediği anlamına gelir.
Güçlü ve etkili çağrışımlar oluşturmanız için basit kurallar:
- Kelimeleri orantısız boyutlarda hayal edin. Diğer bir deyişle, çok büyük ya da çok küçük olarak zihninizde canlandırın (yatakta uyuyan devasa bir balık)
- Kelimeyi eylem halindeyken hayal edin (uyuyan balık).
- Kelimelerin arasında geçiş yapın (balık şeklinde bir yatak hayal edebilirsiniz).
- Kelimelerin sayısını abartın (yüzlerce balık).
- Tüm duyuları kullanın:
Görme: Özellikle canlı renklerden faydalanın.
Duyma: Yatakta uyuyan balığın horlama sesini dinleyin.
Koklama: Balığı koklayın.
Tatma: Çiğ balığın tadına bakın.
Dokunma: Yatağın yumuşacık çarşaflarını hissedin.
İstediğiniz her bilgiyi aklınızda tutabilirsiniz! Bir dahaki sefere tembellik edip de bir bilgiyi ezberlemek yerine bir kâğıda veya ajandanıza yazmayı tercih ettiğinizde, bu yöntemi hatırlayın. Elinizdeki o kâğıdı da çöp kutunuza atın. Hafızanıza güvenin.
Sağlıkla ilgili tüm içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.