Alerjiler, yorgunluk ve depresyon gibi sağlık sorunlarını genellikle bahar aylarında yaşarız. Bir geçiş sürecini yaşadığımız bu dönemlerde vücudumuz da kendini yeni mevsime hazırlamaya çalışır. Peki, bu rahatsızlıkları nasıl daha hafif atlatırız? Bahar hastalıkları nelerdir? Uzman görüşleriyle “bahar hastalıkları” dosyasını hemen açalım!
İçeriklere buradan hızlıca ulaşabilirsiniz >>>
ALERJİ MEVSİMİNDE GÖZLERİNİZ DAHA HASSASTIR
Çevreyle direkt teması nedeniyle gözlerimiz, alerjik hastalıklara daha sık yakalanan bir organdır. Alerjik konjonktivit ise en sık rastlanan alerjik göz hastalığıdır. Özellikle bahar aylarında, gözlerinizde kaşınma, yanma, batma, çapaklanma, kızarıklık, sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve görme bozuklukları gibi durumları daha sık yaşayabilirsiniz. Medical Park Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Atmaca’nın alerjik konjonktivit ile ilgili verdiği önerilere göz atarak bu rahatsızlıklarınızı hafifletebilirsiniz:
Alerjik konjonktivit nedir?
Gözümüzün en dış katmanı olan ve göz kapaklarımızın içini saran, konjonktiva olarak isimlendirilen tabakanın alerjik etmenlere bağlı olarak gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Alerjik konjonktivit, genellikle tekrarlayıcı bir rahatsızlıktır. Ama özellikle çocuklarda görülen bazı tipleri, zamanla azalabilir ve kendiliğinden düzelebilir.
Alerjik konjonktivit niçin oluşur?
Alerjik konjonktivit, dışarıdan gelen alerjenlerin (polen, toz, akar) başta göz kapağımızın iç yüzeyi olmak üzere konjonktivamızda bulunan ve alerjik reaksiyona sebep olduğu bilinen alerji hücrelerini (mast hücreleri) uyarması sonucu oluşur.
Alerjik konjonktivit tipleri nelerdir?
“Bahar hastalıkları“ndan biri olan alerjik konjonktivitin mevsimsel alerjik konjonktivit, vernal keratokonjonktivit ve dev papiller konjonktivit gibi değişik tipleri vardır. Mevsimsel alerjik konjonktivit, en sık rastlanan alerjik göz hastalığıdır ve tüm alerjik konjonktivit hastalarının yaklaşık olarak yarısı bu gruptadır. Mevsimsel alerjik konjonktivit, genellikle çocuklarda, özellikle bahar ve yaz aylarında görülen tekrarlayıcı bir alerjik konjonktivit şeklidir.
Hastalarda genellikle aile öyküsü vardır. Burun alerjisi, astım gibi benzer alerjik hastalıklarla birlikte bulunma ihtimali oldukça yüksektir. Bu rahatsızlığın en büyük sebebi ise çimen, ağaç ve çiçeklerden salınan polenlerdir. Polen mevsimi bittiğinde alerjileriniz de kendiliğinden düzelecektir. Bu arada alerjik konjonktivitler, erkeklerde biraz daha sık görülür. Çocuklarda görülen alerjik konjonktivitlerin bir kısmı ilerleyen yaşlarda azalarak kendiliğinden düzelir.
GÖZLERİ OVUŞTURMAK ENFEKSİYON SEBEBİ!
Alerji yapan maddeler nelerdir?
Başta çimenler olmak üzere çiçeklerden ve ağaçlardan kaynaklanan polenler, kedi, köpek, kuş gibi hayvanların tüyleri, akarlar, toz ve küfler alerjiye yol açan maddelerdir.
Alerjinin belirtileri nelerdir?
Bahar hastalıklarında hastalardaki en belirgin şikâyetler kaşıntı ve kızarıklıktır. Bunun dışında ışığa karşı hassasiyet, yanma, sulanma, yabancı cisim hissi, hafif kapak düşüklüğü, çapaklanma, göz kapaklarında şişme, göz kapağının iç kısmında kızarıklık ve şişme görülebilir.
Şikâyetler genellikle akşam saatlerinde ve açık havada geçirilen zamandan sonra alerjene fazla maruz kalındığı zaman artar. Göz ile ilgili şikâyetlerin yanında burun akıntısı, hapşırma, burunda tıkanıklık ve kaşıntı gibi alerjik rinit bulguları da olabilir. Kaşıntı yüzünden gözlerinizi ovuşturursanız alerji tablosunun yanına enfeksiyon riskini de ekleyebilirsiniz.
SOĞUK SUYLA ISLATILMIŞ PAMUKLA GÖZLERİNİZİ RAHATLATIN
Alerji nasıl tedavi edilir?
Tedavide temel unsur alerjiye neden olan etkenlerden uzak durmaktır. Alerji etkenleri ile direk teması azaltacağı ve güneş ışığından gözlerinizi koruyacağı için güneş gözlükleri ve koruyucu şapka kullanılması bu açıdan oldukça faydalıdır.
Çok rahatsız olduğunuz durumlarda, bir pamuğu soğuk su ile ıslatıp gözlerinizin üzerine koyabilirsiniz. Etkisi olacaktır. Bu önlemlere rağmen şikâyetleriniz düzelmezse, göz hekiminizin önereceği anti alerjik göz damlaları ile kısa sürede gözlerinizi tedavi edebilirsiniz.
“Bahar temizliği ile enerjinizi yenileyin!” başlıklı içerik ilginizi çekebilir.
YATAK ODASINDA ANTİALERJİK ÜRÜNLER KULLANIN
Korunma yöntemleri nelerdir?
- Alerjik konjonktivitten korunmak için polenlerin yoğun olduğu ve güneş ışınlarının en dik olarak geldiği saatlerde zorunlu olmadıkça güneşe çıkmayın.
- Dış ortamlarda güneş gözlüğü, şapka, şemsiye veya maske gibi koruyucular kullanın.
- Dışarıdan içeriye girdiğinizde alerjenleri uzaklaştırmak için kıyafetlerinizi değiştirip duş almak yararlı olabilir.
- En sık alerji etkeni polenler olduğu için polenlerin yoğun olduğu dönemlerde evinizin pencerelerini kapalı tutun. Ayrıca polen uçuşma dönemlerinde araba camlarınız kapalı seyahat edin.
- Evinizde polen filtresi olan klima cihazları kullanın, araç klima filtrelerinizi de düzenli olarak değiştirin.
- Sigara dumanı ve havasız ortamlardan kaçının.
- Havası kuru olan evlerde hava nemlendirici cihazlar kullanmak da korunma yöntemleri arasında yer alır.
- Evde tozları kolay barındıracak halı, kilim gibi eşyalar tercih etmeyin.
- Yatak odanızda antialerjik kumaşlardan yapılmış, sık yıkanmaya müsait yatak örtüleri ve nevresimler seçin.
- Evde toz alırken nemli bezler kullanmayı ihmal etmeyin.
BAHARDA NASIL BESLENMEK GEREKİR?
Bahar aylarında nasıl beslenmeliyiz? Acaba beslenmemize dikkat ederek alerjiden uzak durabilir miyiz? Bu soruların cevaplarını Diyetisyen Emre Uzun veriyor:
Baharın gözdesi: Akdeniz Diyeti
Bahar hastalıklarına karşı bahar aylarına en uygun beslenme şekli Akdeniz tarzı beslenmedir. Her öğünde taze sebze ve ara öğünlerde de mevsim meyveleri yiyebilirsiniz. Çünkü bahar aylarında metabolizmamız hızlanır. Bu da hem daha fazla enerji harcamamıza, hem de daha sık acıkmamıza neden olur. Farkına varmadan kendimizi yemek yerken buluruz. Baharda sık sık acıkıyorsanız az ama sık sık yemeyi deneyin ancak yediklerinize de dikkat edin. Bol kalorili hamur işleri gibi yiyecekleri menünüzden çıkarmaya çalışın. Meyve, kuru meyve gibi lif açısından zengin gıdaları tercih edin.
Kış aylarında pek susamayız. Baharda da bu alışkanlığımız devam eder ve suyu daha az tüketiriz. Aslında bu oldukça büyük bir yanlıştır çünkü ısınan havayla birlikte vücuttaki dehidrasyon da artar. Günde en az 1,5 litre su tüketmek ve diğer içeceklerin de suyun yerini tutmadığını kabul etmek gerekir. Baharda alkolden ve kafeinli içeceklerden de uzak durmaya çalışın. Bağışıklık sisteminizi destekleyecek bitki çayları içmeyi ihmal etmeyin.
“Sağlıklı bir yaşam için yediklerinize dikkat edin!” başlıklı içerik ilginizi çekebilir.
Piknikler kâbusa dönmesin
Bahar bir yandan da eğlence ve doğaya açılma mevsimidir. Geziler, piknikler; her biri bizi yemeye iten birer tuzak gibidir. Piknik ve mangal eğlencelerinde gereksiz miktarda et tükettiğimiz ve vücudumuzu proteine boğduğumuz da bir gerçek. Böyle bir eğlenceye katılacaksanız ızgaraya sebze koymayı da ihmal etmeyin.
Pikniklerin güzel yanları da var tabii: Yürüyüşler, açık havada oynanan futbol, voleybol gibi sporlar ve koşular… Yalnız bu bedensel faaliyetlerin yediklerinizi hızla yakmanıza ve hemen acıkmanıza sebep olacağını da unutmayın. Keyif için gittiğiniz piknik zararınıza olmasın.
Bahar ayları yiyecek listesinde başka neler var?
Balık, kuru baklagiller, yumurta ve yoğurdu; fındık, ceviz, badem gibi kuruyemişleri; az zeytinyağlı salataları; bütün mevsim sebzelerini ve meyvelerini; kepekli ve tahıllı ekmekleri listenizden eksik etmeyin.
Bahar aylarının en büyük tuzağı, vitamin bakımından yoksun kalmaktır. Oysa süt, yumurta sarısı, balık ve turuncu renkli sebzeler A vitamini içerir. Buğday, kepek ve yeşil sebzelerde B grubu vitaminler yer alır. Tüm taze sebzeler, maydanoz, soğan ve domateste de C vitamini bulunur. Bunları mutlaka tüketmek gerekir.
Bahar alerjisi ve besinler
Baharın en büyük sıkıntısı, alerji mevsimi olmasıdır. Bu öyle hassas bir durumdur ki bazen ne yiyeceğimizi bilemeyiz. Özel bir alerji geçmişiniz yoksa tüm mevsim meyve-sebzeleri, yumurta, tavuk eti, kırmızı et gibi besinleri tüketmeye devam edebilirsiniz. Çünkü bunlar bahar alerjisine karşı bünyenizi güçlendirecektir.
Öte yandan hazır gıdalar, işlem görmüş besinler, şeker ve kızartılmış yiyeceklerden biraz uzaklaşın. Çünkü bunlar alerjileri tetikleyebilir. Onun yerine antioksidan etkisi bilinen maydanoz, ıspanak, brokoli, yeşilbiber, çilek, portakal, limon, greyfurt, ananas, yaban mersini, fındık, ceviz, badem gibi yiyeceklere yönelebilirsiniz.
Bol bol su için çünkü su, yabancı toksinleri vücuttan atmaya yardımcı olur. Çay, kahve gibi içeceklerle tuzu fazla tüketmeyin çünkü bunlar vücudun su dengesini bozar.
Bahar yorgunluğuna karşı
İlkbaharın yarattığı yorgunluk hissi artık herkes tarafından biliniyor. Hatta bunun “bahar yorgunluğu” diye bir tanımı bile var. Peki, bahar yorgunluğuna karşı nasıl beslenebiliriz?
İlkbaharda gastrit, hipertansiyon, kalpte sorunlar, saçlarda dökülme, sindirim sorunları, cilt kuruluğu, hormon seviyelerinde değişiklik ve artan nemle birlikte vücutta dengesizlik, halsizlik, depresyon vb. görülebilir. Aslında “bahar yorgunluğu” denen durum da budur. Bahar yorgunluğundan kurtulmak adına, beslenme şeklimizde birkaç değişikliğe gidebiliriz. Örneğin öğün sayısını artırıp az ve sık yemek, sindirim sistemini rahatlatıp bizi mide ve sindirim sıkıntılarından koruyacaktır.
Ağır karbonhidratlı ve yağlı yiyecek (hamur işleri, şuruplu tatlılar, pilav, makarna, ekmek, kızartma, kavurma vb.) tüketimi ise hem yorgunluk hem uykuya davetiyedir.
Uyku düzenimizi de korumamız gerek. Geç yatmak ve öğlen uyanmak günü kaçırmamıza sebep olur. Bu da öğün atlamaktan gereksiz abur cubur tüketmeye kadar pek çok beslenme hatasına davetiye çıkarır. Ve yine su… Baharda içtiğiniz su miktarı asla 1,5 litrenin altına inmesin!
“Acaba depresyonda mıyım? – Depresyon testi” başlıklı içerik ilginizi çekebilir.
BAHAR MEYVELERİNİN FAYDALARI
Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ulaş Özdemir, yaz meyveleri içerisinde mutlaka tüketilmesi gereken 5 meyveyi ve faydalarını anlatıyor:
Çilek: Berries grubundan olan çilek B,C ve K vitamini açısından oldukça zengindir.
Dut: Resveratrol bakımından zengin olan dut iyi bir antioksidandır.
İncir: Lif içeriği bakımından zengin olan incir, kabızlık ile mücadele bakımından oldukça önemlidir.
Kayısı: Lif ve potasyum bakımından oldukça zengindir.
Kiraz: Antioksidan bakımından zengindir ayrıca diüretik su atıcı özelliğe sahiptir.
“Formda kalmanın püf noktaları – Nasıl fit olunur?” başlıklı yazı ilginizi çekebilir.
BAHAR YORGUNLUĞU DERDİNE ÇARE: ENGİNAR
Bahar aylarının gelmesiyle birlikte kişilerde yorgunluk ve halsizlik belirtileri baş göstermeye başlar. Bu şikâyetlerin arttığı dönemlerde vitamin ve mineral içeriği bakımından zengin olan enginarın tüketimi ise vücut sağlığı için önemli bir kaynak haline gelir. Central Hospital’dan Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Şafak,“Güçlü bir antioksidan kaynağı olan enginar, aynı zamanda hücre yenileme özelliği taşırken yaşlanma etkilerini de geciktirir. Kanser savaşçısı enginarın yorgunluk hissini azaltmada da etkisi büyüktür.” diyor.
Enginar yorgunluk hissini azaltıyor
Uzun yıllardır birçok akademik çalışmaya konu olan enginar, kalp ve mide sağlığını korumada etkin bir görev üstlenir. Genellikle Güney Avrupa ve Akdeniz ülkelerinde yetişen enginarın yemeklerde genellikle içi kullanılır. Fakat enginar yapraklarının da en az içi kadar faydalı olduğunu söylemeliyiz.
Güçlü bir antioksidan kaynağı olan enginar, hücre yenileme özelliği taşır ve bu sayede de yaşlanma etkilerini geciktirir. Kanser savaşçısıdır ve yorgunluk hissini azaltmada etkisi büyüktür. Bağışıklık sisteminin güçlenmesini destekleyen bu mucizevi besin, vücuttaki toksinlerin atılmasını da sağlar.
Enginar, sindirim sisteminin işleyişini hızlandırır
Enginar, lifli bir yapıya sahiptir. 100 gramı ortalama 1,2 gram posa içerir. İnsan vücudunun günde ortalama 25 gram posaya ihtiyaç duyduğu göz önünde bulundurulursa enginar sağlam bir lif kaynağıdır. 100 gramı yalnızca 67 kalori içeren enginar, tutma özelliğiyle diyetleri destekler. Bağırsak tembelliklerini gidererek sindirim sisteminin işleyişini hızlandırır. Ayrıca enginar, kolesterolün düşürülmesine katkı sağlayan lifli yiyeceklerin başında gelir. Bu nedenle düzenli tüketildiğinde, beslenme bozukluğu ilişkili kolesterole çözüm sağlar.
Kan şekerinde yaşanan iniş çıkışları düzenler
Bahar ve yaz aylarında özellikle tatil dönemleri alkol tüketiminde artış görülür. Halk arasında “karaciğer dostu” olarak bilinen enginar, vücutta biriken alkolün atılmasını kolaylaştırdığı için bu aylarda sıkça tüketilmelidir. Kilo artışı ve çeşitli ilaçların kullanımı sebebiyle zamanla karaciğerde yağlanma problemiyle de karşılaşılabilir. Enginar aynı zamanda bu yağlanmanın önüne geçmede etkili bir sebzedir. Yapılan bazı çalışmalar, enginarın kan şekeri üzerinde olumlu etkileri olduğu sonuçlarını vermiştir. Düzenli enginar tüketimi, kan şekerinde yaşanan iniş çıkışları düzenler.
Enginardan tam anlamıyla faydalanabilmek için…
Enginarın pişirme süresi, diğer sebzelerde olduğu gibi kısa tutulmalıdır. Çünkü B1, B2 ve B6 vitaminleri ısıya hassas vitaminlerdir ve sebzeler uzun süre ateşe maruz kaldığında bu vitaminlerde kayıp yaşanır. Enginarın içeriğinde bulunan A vitamininin vücut tarafından kullanılabilmesi için zeytinyağıyla pişmesi gerekir. Ortalama bir enginar için kullanılacak bir tatlı kaşığı zeytinyağı, yağda eriyen vitaminlerin vücut tarafından kullanılması için yeterli olacaktır.